Can’ın Teleskop Macerası
Masalcı: Ahmed Tarık SARGIN, Amasya, 8 yaş.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Can adında bir çocuk varmış.
Can; araştırmayı, soru sormayı ve öğrenmeyi seven meraklı bir çocukmuş. En çok da uzay hakkında araştırmalar yaparmış. Gereksiz harcama yapmaz ve artan harçlıklarını kumbarasında biriktirirmiş. Birikimleri ile hep sahip olmak istediği teleskobu alacakmış. Uzun zamandır da bu hayal ile para biriktiriyormuş.
Bir gün kumbarasının dolduğunu fark edince, içinde kaç lira olduğunu merak edip kumbarasını açmış. Yatağının üzerine ters çevirdiği kumbarasından çıkan madeni paraları tek tek saymış ve gözlerine inanamamış. İnternette babası ile baktıkları teleskobun ücretinin neredeyse tamamına yakınını biriktirmiş.
Heyecanla elinde kumbarası odasından jet hızıyla babasının yanına koşmuş.
“Babacığım, babacığım. Kumbaramda geçen gün incelediğimiz teleskobu alacak kadar param birikmiş. Ne dersin alalım mı? Birden çok heyecanlandım, hayallerim gerçek oluyor” diye bağırmış.
“Tamam oğlum, önce bir sakinleş. Getir bakalım kumbaranı bir de beraber sayalım. Eğer yeterli birikimin varsa tabi ki alırız” demiş babası.
Birlikte tekrar saymışlar madeni paraları. Yeterli parası olduğunu gören babası teleskop onun adına siparişi vermiş. Günler günleri kovalamış ve bir gün kapının önünde beliren kargo arabası Can’ a hayalini teslim etmiş. Akşam babası ile teleskobu Can’ın odasın da camın önüne kurmuşlar.
Can o günden sonra teleskobu ile gökyüzünü incelemeye başlamış. “Ay ve yıldızlar ne kadar büyüleyici” diye içinden geçirmiş.
Yakın zamanda okuduğu ”Küçük Prens” kitabı aklına geliyor, Küçük Prens yerine kendini hayal ederken dalıp sonsuz uzay boşluğunda dalıp gidivermiş…
“Aaa! Uzay kıyafetleri ile Mars gezegeninde araştırmalara başlamış bile; taş, toprak, su örnekleri toplayan bir astronotmuş artık o. Dünyadaki gibi yerçekimi olmadığından, uçan halısına binmiş geziyor gibi hissetmiş Can kendini.
Etraf irili ufaklı çukurlarla doluymuş. Meraklı gözlerle çevresini incelerken, “acaba burada yaşayan birileri var mı?” diye düşünmeye başlamış.
Belki bir arkadaşı olurdu Mars’ta yaşayan! Yanında getirdiği fotoğraf makinası ile çokça fotoğraf çekmiş, çünkü bu resimleri sınıfında öğretmeni ve arkadaşlarına göstermeyi çok istiyormuş. Derinden gelen bir ses onu daldığı sonsuz boşluktan çıkarıvermiş.
“Cannn, oğlumm ! Haydi hepimiz seni bekliyoruz sofraya gelmiyor musun daha?”
“Tamamm, geliyorum anne !”
Yemekte anne ve babasına Mars seyahatini heyecanla anlatırken gelecekte astronot olmak istediğinden de bahsetmiş. Çünkü cevabını öğrenmek istediği birçok soru varmış ve sorularının cevabı uzayda ki o kızıl gezegende saklı olabilirmiş.
Ahmed Tarık; hikayeni çok çok beğendim, dilerim her zaman hayallerini gerçekleştirebildiğin bir hayat yaşarsın. 🙂