Tavşan Layka’nın Mars Serüveni
Masalcı: Berra AL, Amasya, 8 yaş.
Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Layka adında bir tavşan varmış.
Layka ailesiyle birlikte yaşayan bir tavşanmış ve o dağlara tırmanmayı çok severmiş. Bir gün araştırma yaparken Güneş sisteminin en büyük dağının “Olympus Mons” olduğunu, bu dağın da Mars’ta olduğunu öğrenmiş. O günden sonra Mars’a gidip o büyük dağa tırmanmaya karar vermiş.
Bu durumu ve hayalini ailesine anlatmış. Ailesi ilk başta karşı çıksalar da, sonradan ikna olmuşlar. Layka çok heyecanlıymış ve bir an önce hazırlıklara başlamış.
Layka’nın bilim adamı olan babası, Layka için uzay mekiği ve özel bir çadır tasarlamış. Bu çadırın özelliği; katlandığında çok küçük olması, açıldığında ise kocaman ve içinin oksijen ile dolu olmasıymış.
Beklenen gün gelmiş. Layka tüm hazırlıklarını tamamlayıp, Mars’a yolculuğuna başlamış. Sorunsuz bir yolculuk ve inişten sonra Mars’a ulaştığında çok mutluymuş ama orada beklemediği bir olayla karşılaşmış. Kendini garip bir şekilde çok hafif hissediyormuş. Sonra okuduğu bir bilgiyi hatırlamış. Bu bilgi de; “Mars’taki yerçekimi azdır ve Dünya’nın yerçekiminin %38‘i kadardır” yazdığını anımsamış.
Layka bir an önce Olympus Dağı’na tırmanmak istiyormuş. Yanına yiyeceklerini ve çadırını da alarak yola koyulmuş. Yolda ilerlerken çok şiddetli bir kum fırtınasına yakalanmış ve hava da çok soğumuş.
Fırtına dinene kadar güvende kalmak için babasının onun için özel olarak tasarladığı çadırı açmış ve içine girmiş. Bu çadır çok özelmiş, çünkü içi yeterli oksijen dolu ve sıcacıkmış.
Layka annesinin hazırladığı nefis yiyeceklerle bir güzel karnını doyurmuş ve uyumuş. Uyandığında etrafı kontrol etmek amacıyla çadırından çıkıp bakmış ama fırtına hala dinmemiş. Çünkü Mars’taki fırtınalar çok uzun saatler, hatta günlerce sürebiliyormuş.
O da mecburen çadırında günlerce, haftalarca kalmış ve nihayet fırtına dinmiş. Layka yoluna devam etmiş. Karşısında kocaman Olympus Dağı’nı görünce çok heyecanlanmış ve tırmanmaya başlamış. Layka günlerce, haftalarca tırmanmış ama bir türlü zirveye ulaşamamış.
İnatla denemeye devam etse de bir süre sonra artık çok yorulmuş, üstelik yiyecekleri de bir bir tükenmiş. Çaresiz bir şekilde düşünürken bir de ne görsün? Mars yüzeyinde küçükken annesinin Layka’ya pişirdiği kuşkonmaz bitkisi varmış. Layka bunları görünce çok mutlu olmuş ve onlarla karnını bir güzel doyurmuş.
Biraz çadırında dinlendikten sonra yaşadıklarını “Mars Günlüğüm” adlı defterine yazmış. Daha sonra Layka tırmanmış, tırmanmış ve en sonunda zirveye ulaşmış. Hedefini gerçekleştirdiği için artık çok mutluymuş. Olympus Dağı zirvesinde keyif yapmaya karar vermiş.
Bu arada gün de batmak üzereymiş, bir de ne görsün? Gün batımı maviymiş. Oysa Layka Dünya’da iken gün batımını kızıl görürmüş. Layka bu gezegendeki gün batımından oldukça etkilenmiş.
Layka’nın artık Dünya’ya dönme zamanı gelmiş. Çünkü ailesini çok özlemiş. Uzay mekiğine gelene kadar bir çok fotoğraf çekmiş, bir çok da araştırma yapmış. Sonunda uzay mekiğine ulaşmış ve Dünya’ya doğru yolculuğu başlamış.
Layka Dünya’ya döndüğünde araştırmalarını herkese anlatmış ve uygun koşullar sağlandığında Mars’ta yaşanılabileceğini söylemiş.
Sonraki günlerde Layka neredeyse bütün gününü laboratuvarda geçirir olmuş, çok çalışmış ve Dünya’ya daha faydalı, büyük bir bilim tavşanı olmuş.
Gökten üç elma düşmüş;
Biri bu masalı yazana,
Biri bu masalı okuyanlara,
Biri de hayallerinin peşinden koşanlara…
Küçük ellerine ve kocaman yüreğine sağlık Berra. Başarılarının devamını diliyorum. Tavşan Layka’nın da bir resmini çizip bize yollamanı dilerim. 🙂