Mars’ın Dünyalaştırılması, genelde merak edilen konuların başında gelmektedir. Makalede, bu konuya da biraz değinmek istedik. Öncelikle bir an durup, derin bir nefes alın ve çevrenizdeki yaşama bir bakın. Etrafınızda gördüğünüz tüm canlılar Güneş sistemimizin ve Dünya’mızın koşullarına göre evrimleşmiştir. Evrim basamaklarının her adımı birbirini besleyen bir mekanizma oluşturmaktadır. Tıpkı bir makinenin dişlileri gibi; her parça, bir diğerinin var veya yok oluşunu tetiklemektedir.
Video: Mars’ın 4 milyon yıl önceki haline ait görsel animasyon.
Pek çok kaynağa göre günümüzden 3.9 milyon yıl önce ilk canlı (tek hücreli bir organizma) oluşmuştur. 1.8 milyon yıl önce ise bir tek hücreli canlı diğer bir tek hücreli canlıyı yiyerek besin olarak kullanmak yerine, onu kendi içine alıp birlikte yaşamanın bir yolunu bulmuştur. Bu bizlerin de içinde bulunduğu çok hücreli canlıların oluşumunu sağlamıştır. Daha sonra bu çok hücreli canlılardan bir kısmı ışık enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürmeyi başarmış ve nihayetinde oksijen üretimini sağlayarak bitkiler alemini oluşturmuşlardır. Geri kalan çok hücreli canlılar ise hayvanlar alemini oluşturmak üzere evrimleşmiştir.
Tüm bu dönüşümler bizleri şuan bulunduğumuz canlılar haline getirmiştir. Bizler dönüşürken Dünya’mızda bizlerle birlikte pek çok dönüşüme uğramıştır. Göktaşı çarpması, buzul çağı veya büyük oksitlenme gibi canlılar için çok sayıda kitlesel yok oluş yaşanırken, Dünya’mızda her felaketten şuan üzerinde bulundurduğu yaşam için daha elverişli hale gelerek çıkmıştır. Öyle ki şuan 1 atmosfer diye tabir ettiğimiz 1013.25 milibar (hPa) yüzey basıncında, Güneş’in yaşanabilir Goldilock (Habitable Zone) bölgesinde evimizin balkonunda oturup keyifle çaylarımızı yudumlayabiliyoruz.
Mars Kolonileri Yeni Bir Çağın Başlangıcı Mı?
Dünya’mızın doğumundan bu yana gerçekleşen her bir olay bizi şuan var olduğumuz noktaya getirdi ve şuan var olduğumuz nokta ise bizi geleceğimize yönlendirecek. Mars üzerinde kurulacak koloni projesi bir anlamda bilimsel açıdan yeni bir çağın başlangıcını temsil ediyor. Dünya üzerinde yaşamak için uzun uğraşlar sonucu inşa edilmiş küçük bedenlerimiz, uzayın sonsuzluğuna taşınıyor ve bu taşınma da henüz bir başlangıç.
Mars’ın Dünyalılaştırılması
Mars üzerindeki kolonileşme; tabiri yerinde ise “Mars’ın Dünyalaştırılması” (Mars Terraforming) çalışmaları başarı ile sonuçlandığı taktirde Venüs gezegeni başta olmak üzere pek çok gezegen için aynı işlemin gerçekleştirilmesi düşünülüyor. Dünya’mızın ve Güneş sistemimizin mevcut koşullarına çok yakın koşullara sahip olan yüzden fazla gezegen bulunuyor. Mars’ı bu kadar özel yapan ise yakınımızda bulunuyor olması ve denemeler yapabilmek için milyonlarca ışık yılı mesafe kat etmemize de gerek kalmıyor.
Mars’ın Dünyalaştırılması, aslında tıpkı zamanında kendi gezegenimizde doğal yollarla gerçekleşen sürecin, Mars üzerinde yeniden gerçekleştirilmesi esasına dayanıyor. Bu bağlamda; öncelikle Mars yüzeyi yaşama el veremeyecek kadar soğuk olduğu için, önce atmosferin sera etkisi yaratılarak ısıtılması planlanıyor.
Öngörüye göre ısınma ile birlikte Mars yüzeyinde bulunan buzullar eriyecek, deniz ve göl benzeri yapılar oluşacak. Bu aşama ise ‘Mavi Mars’ olarak adlandırılıyor. Daha sonra da toprağı bitki yetiştirmeye elverişli hale getirmek için algler, yosunlar ve mikroorganizmalar kullanılacak ve en nihayetinde hem toprak verimli hale gelmiş hem de yerinde oksijen üretimi sağlanmış olacak. Gezegen yüzeyi mavi ve yeşil renklerin bir arada bulunduğu adeta devasa bir bahçeye dönüşecek.
Mars’ın Dünyalaştırılması Süreci Nasıl İşleyecek?
Bu süreçler müdahale içerdiği için Dünya’mızdaki kadar uzun sürmeyecek olsa da doğa her zaman kendi varoluşsal hızında ilerler ki; bu yüzlerce yıl alabilir. Yani Mars yüzeyinde çıplak ayaklarınızla gezip, bir ağacın altında bulutları izlemek gibi bir hayaliniz varsa bunu torunlarınıza hatta onların da torunlarına vasiyet etmeniz gerekebilir. Tabi bu “Dünyalaştırma” her ne kadar mümkün gibi görünüyor olsa da hala çözülmemiş pek çok konu var.
Atmosfer Katmanları
Mars gezegeninde Manyetosfer katmanı olmadığı için orada bizi radyasyondan koruyacak tek şey yüksek yoğunluklu atmosfer olacak. Bilim insanları yoğun atmosfer altında alınacak radyasyonun ölümcül olmadığını ve insan bedeninin bu doza adapte olacağını düşünüyorlar. Sonuçta gezegenimizde yaşanan nükleer santral kazalarından sonra doğanın kendini yenilediğine hepimiz şahit olduk.
Mars’ın Dünyalaştırılması İle İlgili Diğer Sorunlar
Son olarak Mars ve Dünya arasındaki yerçekimi farkı kalıyor. Her ne kadar bu sorun biz Dünya’dan Mars’a yolculuk edenler için nispeten daha az sorun teşkil ediyor olsa da, Mars’ta doğan veya çok uzun süre Mars’ta yaşayan insanların Dünya’ya döndükleri zaman diliminde üç katı bir yerçekimine maruz kalmaları ciddi problemler yaşanmasına neden olabilir.
Düşük yerçekimine göre gelişen kemik, kıkırdak ve kas dokular, bizlerin şuanda sahip olduğumuz kadar güçlü olmayacakları için Dünya’ya dönüş veya Dünya’nın yerçekimine yakın yerçekimine sahip herhangi bir gezegene yolculuk vücudumuzun iskelet-kas sistemi üzerinde derin hasarlara neden olabilir. Tabi bu koşullarda iç organlarımızda bulunan kaslarında nispeten daha zayıf olacağını söylemek mümkün.
Özellikle zayıflayan kalp kası, Dünya’nın yerçekiminde uzuvlarımızda bulunan dokulara kanı göndermekte zorluk yaşayabilir. Uzayda zayıflayan bağışıklık sistemi de Dünya virüslerine davetiye çıkarabilir. Şuan için uzayda bilinen herhangi bir virüsün veya hastalık yapıcı mikroorganizmaların bulunmayışı özellikle kazanılmış bağışıklığımızı (kızamık gibi doğumumuzdan sonra yakalandığımız hastalıklar ile kazandığımız bağışıklık) zayıflatacağı için Dünya’ya dönüşte tüm bu virüslere açık olunacaktır ve vücudun doğal savunma sistemini geliştirmesi uzun sürecektir.
Tabi bu bahsettiğimiz durumlar kapalı yaşam alanlarından ziyade Mars’ın Dünya ekosistemine dönüştürülmesi ile yaşanabilecek muhtemel olaylardır. Mars yüzeyinde kurulacak kapalı yaşam alanları insanlar için uygun koşullara sahip olacağı için bu riskler nispeten daha az olacaktır ancak kapalı yaşam koşullarında da yapay bir yaşam alanı oluşturulması ve uzay yolculuğu sırasında yukarıda bahsettiğimiz durumların kısa süreli de olsa yaşanacak olması insan bedeninde değişimlere neden olacaktır.
Kısacası bizden sonraki nesillerin uzayda yaşamaları durumunda vücut sistemlerinin bizlerinkinden çok daha farklı olacağını söyleyebiliriz. Belki de inşa etmeye çalıştığımız gelecek onlarındır kim bilir?
Kaynaklar
Çok ilginç. Emeğinize sağlık
Teşekkür ederiz Fatoş Hanım.
Çok güzel bir yazıydı, emeğinize sağlık.
Teşekkür ederiz Selenay Hanım.
İlginç ve bir o kadar merak uyandırıcı teşekkürler ?
İlginiz için biz teşekkür ederiz İhsan Hocam.
Güzel, bilgilendirici ve ilgi çekici bir yazı. Kalemine, bilgine sağlık.
Teşekkürler.
Güzel bir yazı, tebrikler. Ancak Mars’ın terraformu konusunda farklı görüşüm var. Mars’ın küçük olması ve çekirdeğinin bu nedenle erken soğuması, manyetik alanını çok zayıflatmış, Güneş radyasyonu bu manyetik kalkan olmayınca atmosferini ve yüzey sularını uzaya süpürmüştür. Manyetik alan olmayınca su ve atmosferi istediğiniz kadar oluşturun yüzeyde tutamazsınız. Yani Mars terraform edilemez. Mars’ta ancak kapalı alanlarda veya volkanizma artığı kanallarda yaşam kurulabilinir. Aynı nedenlerle Ay da terraform edilemez. İlle terraform edilecek gezegen arıyorsanız, Dünyanın ikizi denilen ve manyetik alanı güçlü olan Venüs daha önce gelir. İyi çalışmalar.