Menu

Çocuk Uzay Gücü (7) “Muria, Işık, Biber ve Pia”

Çocuk Uzay Gücü katılım formundaki maddelerden biri; “evde evcil canlı olup olmadığı ve yok ise manevi olarak bir canlıyı sahiplenmek istenip istenilmediği” sorusuydu. Gelen cevapların çoğunluğu (%90 oranında) bir kedi ve köpek türünün sahiplenilmesi üzerinde yoğunlaşmakla birlikte “engelli köpek ve kedi” de sahiplenilmek istenilmişti.

En son Zoom platformunda yapılan toplantıda da bu konuda çocukların ilgisi  ortaya çıkmış, onların da insanlı yolculuklarda Mars’a gitmesi ve bu amaçla özel uzay giysileri hazırlanması konularında çocuklar çeşitli fikirlerini bizimle paylaşmışlardı.

Her çocuğun bu güzel canlılara dokunamadığını biliyoruz. Öyle ki; günümüz şartlarında bir çok insan, içlerindeki sevgiye rağmen apartmanlarda yaşadığından ve diğer sebeplerle bu küçük dostlarla vakit geçiremiyorlar.

Ancak yine de çocuklar ile bu canlılar arasındaki bağ öyle güçlü ki, onlar bu sevgilerini her fırsatta göstermek, evcil bir canlıyı sevmek, onunla vakit geçirebilmek, dokunabilmek ve en önemlisi iletişim kurmak istiyorlar. Çoğu hayvanın içgüdüleri ve koku alma yetenekleri ile çocuklara karşı sergiledikleri uyumlu tavır da araya girince her iki tarafta en masum halleriyle ortaya çıkıyor.

İnternet ortamında bir çok sevimli videolar karşısında istek ve heves, çocuklar tarafında daha da artıyor. Ancak ne yazık ki çoğu zaman şanslı olanlar bu imkana sahipler.

Bilinçli büyükleri çoğu zaman bir canlının para ile alım satılmasına karşı çıkarken, sahiplenmek ya da daimi olmasa bile geçici barınma imkanı sağlamayı tercih edebiliyor. Aradaki bu sevgi bağı her türlü menfaat çatışmasından uzak ve karşılıklı sevgi ve güvene dayalı bir şekilde devam ediyor.  Aynı dili konuşamasalar bile her iki taraf da gayet iyi anlaşabiliyorlar ve bir arada yaşamayı başarabiliyorlar.

Diğer yandan, gerek kulaktan dolma bilgiler ve aşırı korumacılık bu canlıları sıcak bir ev ortamından ve sahiplenmekten uzak tutabiliyor. Her canlı hemen hemen her fırsatta kendisini temizlese de kolayca “pis hayvan” lafına maruz kalabiliyor ya da onun doğasında var ve normal davranışları farklı algılanabiliyor.

Siz ne derseniz deyin; yağmurlu soğuk bir havada sokakta karşılaşılan bir kedi veya köpek, çocuklarınızdan “Evimize götürelim miii? N’olurrr!” gibi saf ve yürekten cümle duymanıza sebep olacaktır. Çoğu kez kendisi bile dokunmaya korksa da; yardım etme ,paylaşma duygusu ve sevgi onların çocuk yaşta henüz öğrenmedikleri kötülük duygusundan çok çok daha fazla.

Tüm bunlar farkında olsak da, olmasak da her gün çevremizde yaşanan, gördüğümüz, duyduğumuz konular. Elbette ki burada hiç kimsenin durumunu, ortamını veya hayvan sevgisini bir tartışma konusu yapmayacağız. Bu sadece yazının girişiydi. Artık yazının asıl amacına dönelim.

Uzakta Olman, Onu Sevmene Engel Değil

Sevgiyi hissetmek için aynı ortamda olmaya gerek olmadığının ve mesafelerin önemsiz olduğunun farkındayız. İşte bu gibi olanaksızlık durumlarda Çocuk Uzay Gücü mürettebatının evcil canlılara karşı besledikleri sevgiden mahrum kalmamaları için topluluk olarak bir çözüm üretmek istedik.

Kurgu Gerçeğe Dönüşüyor

Bu amaçla arkadaşlarımız aracılığı ile Çocuk Uzay Gücü mürettebatının belirttiği küçük dostlar konusunda biraz araştırma yaptık. Sonuçta onları bulduk, sahipleri ile görüştük fikrimizi paylaştık. Onlar da çok memnun oldular ve onca yıllık dostlarının çocuklar tarafından manevi olarak bile olsa sahiplenilmesine onay verdiler.

Daha sonra sayfamızda yayınlanan “İki Dünya, Tek Yürek” hikayemiz ile bu konuya giriş yaptık.  Aslında bu hikayede gerçek ile kurguyu bir arada harmanladık desek daha doğru. Nasıl mı?

Hikayemizin kurgusunda Çocuk Uzay Gücü mürettebatı aileleri ile birlikte yeni kurulan Mars kolonisine gitmiş, ancak çok sevdikleri dostlarını Dünyada bırakmak zorunda kalmışlardı. Onlara Çocuk Uzay Gücü’nün Dünyada kalan mürettebatı sahip çıkmıştı.

Hikayede yer alan dört küçük dostumuz olan; Muria, Işık, Biber ve Pia aslında birer hayali kahraman değil, aksine gerçekte varlar ve artık manevi sahipleri de Çocuk Uzay Gücü mürettebatı.

Onları daha yakından tanımak ister misiniz?


Muria

Muria; kulak zarları geçmişte hasar görmüş, işitme problemi olan bir kurt köpeğini andırsa da aslında bir sokak köpeği. Şu an sadece kulağına ulaşabilen yüksek ses titreşimlerini algılayabiliyor. Barındığı evde sahibi ile mutlu bir köpek.

Muria

Resim-1. Muria “Dışarıda özgürce dolaştığımız zamanlar ne zaman gelecek?” diye camdan bakarken.

Oldukça uysal ve birazcık da şımarık. O da bizler gibi bu pandemi zamanında dışarı çıkmayı ve çocuklarla oynamayı çok özlüyor. Bu özlemini de camdan bakarak gidermeye çalışıyor. Yine de zaman zaman güzel havalarda dışarı çıkıp yürüyebilme imkanı var.


Işık

Işık; hikayenin diğer kahramanıydı. Ufak tefek, kıvırcık tüylü ancak kör ve sağır, diğer iki arkadaşından daha da yaşlı sayılır. Işık geçmiş dönemlerde biraz “uff” olmuş. Uygun olmayan barınma koşullarında yaşamış, daha sonra da bir hayvan barınağına terk edilmiş “Terrier” cinsi bir köpek.

Uzun süre ve olumsuz şartlarda eski bir tasmayla bağlı kalmış olmasından dolayı, ses telleri de zarar görmüş durumda. Yine de oyun oynarken ve çok heyecanlandığında bazı sesler çıkarabiliyor.

Işık

Resim-2. Işık , Muria ile birlikte aynı parkta.

Işık da her şeye rağmen çocuklarla ve kendisi ile ilgilenildiğinde çok mutlu olabilen ve davranışları ile de bunu etrafına belli edebilen bir köpek. Ancak dışarıdaki yaşam için yine de bir insanın desteğine ihtiyaç duyuyor.

Yukarıdaki resimdeki gibi güzel günlerde dışarı çıkabildiğinde en sevdiği parklardan biri ara sıra otlar arasında kaybolsa da burası. Burayı sevmesinin sebebi, göremediği parkın çiçeklerinin güzelliği değil. Onu mutlu asıl eden şey, buraya geldiğinde onu görüp koşarak yanına gelecek olan çocukları hissetmek.

Çocukların gelişini göremese de daha onlar yaklaşırken kokularından her birini ayrı ayrı tanıyabiliyor. Daha sonra aralarında inanılmaz bir oyun başlıyor.

Bir tarafın eksiğini, diğerinin tamamladığı kocaman bir yürek birleştiren oyun bu. Çocuklar Işık ile oynarken onu kendilerine yönlendirmek için sadece ayaklarına “pıt-pıt” usulca dokunuyorlar. Işık da bu dokunma-titreşim hissi sayesinde yön duygusunu koku ile birleştirerek o yöne gidebiliyor.


Biber

Biber; Çocuk Uzay Gücü’nün küçük dostlarının en son üyesi olarak katıldı. Cüce doberman da olarak bilinen Pincher ırkından 6 yaşında bir köpek.  İlk sahiplenildiğinde öyle küçüktü ki bir kapüşona sığabiliyordu.

Küçük gövde yapısına oranla kaslı, çok çevik ve koruma duygusu yüksek bir köpek. Bakmayın siz onun resimlerde çelimsiz durduğuna.

En son kendisinden çok daha güçlü ve bilindik büyük bir “X” cinsi köpek, sahibine tehditkar bir biçimde fazla yaklaştığında, önüne geçip onu korumaya çalıştığı bir kavgada başından ciddi bir şekilde yaralandı. Neyse ki bir süre tedavi gördükten sonra iyileşti.

Biber

Resim-3. Aynı zamanda tam bir uykucuyuz.

Başka bir gün ise aslında iyi geçindikleri arkadaşı olan bir kedi ile oyun oynarlarken kedi patisinin yanlışlıkla gözüne çarpması nedeniyle gözünden yaralandı. Neyse ki kalıcı bir sorun olmadan bunu da atlattı.

Biber; yiyecek ve ödül söz konusu olduğunda inanılmaz uslu, ama yaramazlık ve oyuncak dağıtma konusunda da üzerine yok. Yemek seçmiyor ama kendi giysisi, oyuncakları pek kıymetli. Çocuklar ile inanılmaz derece uyumlu ve oyun oynamaya bayılıyor.


Pia

Çocuk Uzay Gücü katılım formuna göre en çok sahiplenilmek istenen diğer bir evcil canlının engelli bir kedi olduğunu yukarıda belirtmiştik. Çocuk Uzay Gücü (4) – “İki Dünya, Tek Yürek” isimli hikayede geçen “Pia” da artık bizimle.

Kedi Pia

Resim-4. Pia yemekten sonra belgesel kanalını izlerken.

Yayınlanan bölümde Pia’nın hikayesinden tam olarak bahsetmemiştik. Şimdi onun da gerçek hayatta neler yaşadıklarını birlikte okuyalım.

Pia, yerli ırk ve tüylerine göre tanımlama ile “smokin cat” desenli tekir cinsinden bir kedi. Sokakta dünyaya geldi. Yaklaşık 6 ay boyunca dış ortamda kendi kendine yetmeye çalıştı. Arabaların, insanların, sokakların arasında geçen bir hayat…

Acıktığında veya susadığında önüne su ve yiyecek bırakacak bir sahibi yoktu ve sokaklar onun için riskliydi.

Duyguları insanlardan çok farklıydı. İçgüdüsünde sadece karnını doyurmak, güvenli bir barınma ihtiyacı ve birazcık da olsa sevilmekten başka bir istediği yoktu. Ne kimsenin ekmeğinde, ne kimsenin suyunda gözü vardı.

Bir kaç küçük fare ile ara sıra koşmacık oynamalar, çöp tenekelerinin arasında nefes nefese köpeklerden kaçışlarla zaman geçerken; “aa baksana şuna minnoş minnoş, ne güzel tüyleri var, kıyamam, küçücük” diyen bir kaç çocuğun ailesinden gizli kapaklı sevmeleri ile yetindi.

Ama insanların hepsi aynı değildi. Bir yanda sebepsiz yere taş atıp “pis kedi” diye kovalayanlar da vardı, diğer yanda onların da aynı gökyüzü altında yaşadığımız bir canlı olduğunun farkında olan kapısının önüne/sokağına su-mama koyanlar iyi kalpli insanlar da. İnsanlarla aynı dili konuşmuyorlardı, iyiliklerine karşılık kendince mırıldanmalar ve kuyruk sallamalar ile teşekkür ediyordu.

Bir sokak canlısı için “şehir” demek nereden geleceği belli olmayan türlü tehlikelerle doluydu ve en büyük sorun güvenle uyumak, bozulmamış bir kaç yemek tadıp, temiz su içebilmekti.

Asla anlamayacakları şey ise, yüzyıllardır birlikte yaşadıkları insanoğlunun durduk yere kendilerine zarar verebiliyor olmalarıydı. Oysa kendilerini çok uzun zaman önce insanlar evcilleştirmişti, zaman içinde içgüdüsel hayatta kalma becerilerini de yitirdiler ve yaşam alanlarına insanlar el koydu.

Gidecek yer, yaşanacak yer ve beslenmek  için artık insana muhtaçtı. Oysa sonra… eziyet edilenler, bir süs objesi gibi hava atmak için mevsimlik beslenen, sonrasında ise tekrar sokağa atılanlar da yine kötü kalpli insanlar oldu.

Pia’ya önce bir araba çarptı ve sonrasındaki ne yazık ki kuyruğunun bir kısmını kaybetti. Sevgi ve ilgiye muhtaç olan Pia’ya en büyük destek bu süreçte sahiplenen kişi tarafından verildi.  Yine de yaşadığı kötü tecrübelerden dolayı  içgüdüsel bilinçle insanlardan korkuyor ve insanların ona zarar verilebileceğini yorumladığından dokunulmasına izin vermiyordu.

İlerleyen zamanlarda yaraları iyileştikçe, koşup oynamaya ve hayata yeniden tutunmaya başladı. Ancak bu kez de kötü bir insan tarafından ateşli silahla vurularak yaralandı. Bel kısmından yaralanan Pia bu olaydan sonra yürüme şansını kaybetti.

Devam eden günlerde Pia bir dizi ciddi bir ameliyat geçirdi ve yaralanmadan kalan parça başarılı bir şekilde bedeninden çıkarıldı. Bu haliyle sokakta tek başına yaşayamayacağından, ona bakabilecek bir aile arandı.

Bu konuda bir ilan yayınlanması için gereken bilgiler paylaşıldığında, ilanı hazırlayacak kişi yakın zamanda felçli kedisini kaybetmesinden kaynaklanan hassasiyetle olaya duyarsız kalamadı. Pia’nın bacaklarının ilerlemek için sürünmeden kaynaklı yaralarını iyileşene kadar evinde misafir olmasına karar verdi.

Ancak o zamana kadar ürkek ve korkan Pia, sanki bir minnet ifadesi gösterircesine yeni evine geldiği ilk günden itibaren sahibine güvenmeye başladı, kendisini de sevdirdi. Yine de geçmişinde yaşadığı acılardan dolayı, birlikte yaşadığı ailenin diğer fertlerine güvenmesi ise tam iki yıl sürdü. Pia şu an 6 yaşında ve 5,5 yıldır aynı aile ile birlikte yaşıyor.

Onlar Artık Takımın Bir Parçası

Evet onların hikayeleri bu şekilde… Unutmadan belirtelim hepsinin pasaportları da (aşı karnesi, kimliği vs.) var.

Onlar; bir lokma ekmeğimizi, suyumuzu paylaşmakla fakirleşmeyeceğimiz aynı gezegende yaşadığımız canlılar. Bazı engelleri var ama bu engelleri şimdiye kadar sevgi ile aştılar.

Şimdi ise Çocuk Uzay Gücü mürettebatının tertemiz kalpleri ile daha güçlü bir sevgiye sahipler. Dünyada ilk defa bir Çocuk Uzay Gücü takımı; böyle küçük dostlara sahip.

Bundan Sonrası…

Muria, Işık, Biber ve Pia’nın sahipleri veya bulundukları şehirler konusunda etik olarak herhangi bir bilgi paylaşmayacağız, ancak birlikte yaşadıkları sahipleri Çocuk Uzay Gücü mürettebatı için onların resimlerini ve videolarını zaman zaman bize gönderecekler biz de sizlerle paylaşacağız.

Mürettebatın bu konudaki fikirlerini ve onlar için yapmak istediklerini bir sonraki toplantıda dinleyeceğiz, uygulanabilir projelerine topluluk olarak biz destek olacağız.

Ayrıca bu dört küçük dostumuzun günlük sağlık durumu da üzerinde çalıştığımız yazılımda anlık olarak izlenebilecek. Kim bilir, belki de bir gün mürettebat ile bu dört yaramaz bir araya gelir değil mi?

(*) Sahipleri web sayfamızın aktif takipçisidir. Bu yazıya ekleyeceğiniz yorumlarla onlara da naçizane teşekkür edebilir, düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.


1. Bölüm– Çocuk Uzay Gücü (1) Genel Tanımlama
2. Bölüm
– Çocuk Uzay Gücü (2) Mars Üssü
3. Bölüm – Çocuk Uzay Gücü (3) Mars Üssü
4. BölümÇocuk Uzay Gücü (4) “İki Dünya, Tek Yürek”
5. BölümÇocuk Uzay Gücü (5) Mars Üssü
6. BölümÇocuk Uzay Gücü (6) Mars Üssü

Beğen  35
Avatar
Yazar

Mars on Earth Project (MoEP) kurucu ortağı. Proje genel tasarım ve planlama sorumlusu. TÜBİTAK / ARBİS-Araştırmacı. Amatör telsiz çağrı işareti TA2IRU. (Co-founder of the Mars on Earth Project-MoEP. Project general design and planning officer. TUBITAK / ARBIS-Researcher. The amateur radio callsign is TA2IRU.)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yapılan Yorumlar ( 3 )
  1. Avatar
  2. Avatar
  3. Avatar